TÜRK MÜZİK SANATÇILARI:)

TÜRK MÜZİK SANATÇILARI:

BARIŞ MANÇO:)

       

BARIŞ MANÇO"NUN ÖZ GEÇMİŞİ:=)
Barış Manço, 2 Ocak 1943 tarihinde, Rikkat ve Hakkı Manço çiftinin dördüncü çocukları olarak Moda’da dünyaya geldi. Annesi Rikkat Hanım, Türk Sanat Müziği sanatçısıydı. Aileden gelen yeteneğiyle özellikle ortaokul öğrenimini aldığı yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladı. Lise yılları Galatasaray Lisesi’nde başladı.

Müzik hayatına Galatasaray Lisesi’nde adım atan Barış Manço’nun arkadaşlarıyla birlikte kurduğu ilk grubun adı “Kafadarlar”, ikincisi ise “Harmoniler”di. Daha sonra Şişli Terakki Lisesi’ne geçiş yaptı.

Lise yılları bittiğinde Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1963- 1971 yılları arasında resim, grafik ve iç mimari eğitimi aldı. Belçika’da “Lemistgrees” adında, Amerikalı, Belçikalı, İtalyan, Kuzey Afrikalı, İngiliz müzisyenlerden oluşan bir grupta yer aldı. “Lemistgrees”le çalışmalarının sürdüğü iki yıl içerisinde Paris Olympia’da konser verdi. 1966 yılında Paris’te iki 45’lik plak çıkardı.

1970 yılında Türkiye’ye döndüğünde Fuat Güner ve Mazhar Alanson ile birlikte “Kaygısızlar” adlı grubu kurdu. Aranjman şarkılara tepki göstererek Anadolu’dan beslenen pop folk tarzında müzik yapmaya başladı. Onuncu plağı “Dağlar Dağlar” ile büyük bir çıkış yaptı, albüm beş ayda 700 bin adet satışa ulaştı. “Dağlar Dağlar” çalışması, sanatçıya Altın Plak Ödülü’nü de kazandırdı. 1971 yılında Moğollar ile çalıştı. Aynı yıl Kurtalan Ekspres’i kurdu. İlk klibini 1973’te, “Hey Koca Topçu”ya çekti. 1975’te ilk albümü “2023”ü yaptı. 1978'de Lale Manço ile evlendi, Doğukan ve Batıkan adında iki erkek çocuğu oldu.

1980 yılında Altın Orfe’de “Nick The Chopper” ve “Ben Bir Şarkıyım” adlı Bulgar şarkısı ile de altın madalyalar aldı. Yurtdışında birçok TV programına konuk olarak katıldı, birçok ülkede koserler verdi. 1983 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’na “Kazma” adlı şarkısıyla katıldı, ancak elendi.

1988 yılının Ekim ayında TRT 1’de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan “7’den 77’ye” , 1998 Haziran ayında 370. kez ekrana gelerek Türk televizyonculuğunda ulaşılması zor bir rekora imza attı. “Ekvatordan Kutuplar’a” isimli programında ekibiyle birlikte beş kıtada 100’den fazla değişik yöreye giderek 600.000 km.’ye yakın yol kat etti.

Bestelediği 200’ün üzerindeki şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm/ kaset ödülü kazandırırken, bu şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca, İngilizce ve lemenkçe olarak yorumlandı. Müzik ve televizyon hayatında sayısız ödüller alan Barış Manço’nun 1991 yılında devlet sanatçısı unvanı, yine aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Onursal Doktora unvanı, Uluslararası Teknoloji Ödülü, Japonya Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü, Belçika Krallığı Leopold II Şövalyesi Nişanı, Fransız Kültür Bakanlığı Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı, Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen Türkmen Vatandaşlığı ödülleri vardır.

Barış Manço, 1 Şubat 1999 tarihinde Moda’da vefat etti.

CEM KARACA:=)

               

CEM KARACA"NIN ÖZ GEÇMİŞİ:

 

Özgeçmiş

 

Annesi Ermeni asıllı Toto Karaca ve babası Azeri asıllı tiyatrocu Mehmet Karaca olan Cem Karaca, sanatla iç içe büyüdü. Ortaöğrenimini Robert Kolej'de yapan Cem Karaca'nın müzikle tanışması oldukça ilginçtir. Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın ardından devam eden olaylar sonucu kendisini müzik piyasasının içinde bulmuştur. Karaca'nın sesinin keşfedilmesi ise annesi Toto Karaca tarafından olmuştur. İlk dönemlerde Jaguarlar, Dinamitler gibi gruplarla amatörce çalışmalar yapan Cem Karaca popüler rock'n'roll parçalarını söylüyordu. O dönemlerde kendisinin en büyük destekçilerinden biri de İlham Gencer'di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini oldukça ilerletmişti. Bu yıllarda aynı zamanda tiyatro ile de ilgilenen Cem Karaca çeşitli oyunlarda da görev aldı.

Askerliği sırasında Anadolu'nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını fark etti. Asker arkadaşının çaldığı bağlama ise onu bambaşka diyarlara taşıdı. Bir zamanlar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını anlattığını keşfetti.

MÜZİKAL GEÇMİŞİ:

1967'de askerlik dönüşü Apaşlar grubuna katıldı. Bu grupla Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalayla ikinci oldular ve doğu-batı müziği sentezinde şarkılar üretmeye çalıştılar. 'Resimdeki Gözyaşları' isimli parçayla büyük başarı elde eden Apaşlar'la Batı Almanya'ya gitti. Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü. Grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar dağıldı.

Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Bu sırada Almanya'ya giderek Ferdy Klein Orkestrası'yla dört tane 45lik doldurdu. Amacı maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı. İlk 45'likleri 'Dadaloğlu' ile büyük bir başarı elde ettiler. Fakat 1972'de Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar nedeniyle Kardaşlar'la yolları ayrıldı. Bu sırada eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş meydana geldi. Cem Karaca, Kardaşlar'dan ayrılıp Anadolu rockın güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşamayan Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti.

Üç 45'lik çıkaran Karaca, Moğollar'ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurdu. Dervişan politik rock'ın yanısıra progressive rock'ın Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümünü bu grupla çıkardı: 'Yoksulluk Kader Olamaz'. Dervişan'ın dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kurdu. Yeni albümü 'Safinaz'la eski başarısını elde edemedi. Bu albümden sonra Almanya'ya gitti ve 1987'ye kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işledi. Bu süre içindeki en iyi albümünü Almanca olarak çıkardı: 'Die Kanaken'. Bu albümde yabancı düşmanlığı, gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işledi. Albümdeki bazı parçaların Türkçesini sonraki albümlerinde kaydetti. 'Die Kanaken' albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı:

Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981'in ocak ayında Almanya'dayken son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983'te de darbeci generaller onu Türk vatandaşlığından attılar. Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca, ilk olarak 1983'ün başlarında Almanca sözlerle ve doğu-batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak.

Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü iddia edildi ve döneklikle suçlandı. Hem Cem Karaca hem de Özal ailesi bu iddianın gerçek olmadığını ısrarla belirttikleri halde, sanatçı yine de 12 Eylül bozgununa sorumlu arayan eski solcuların günah keçisi olmaktan ve dışlanmaktan kurtulamadı. Bu aydın sapmasını hicvettiği 'Yarım Porsiyon Aydınlık' adlı şarkısında 'hiç bir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz' diyerek kırgınlığını dile getirdi. Seksen sonrası dönemde müzik yapımcılarının desteğini alamadan çıkardığı albümler o yıllar büyük ses getirmemesine karşın, yıllar içinde şarkılar değerini buldu. Oh Be, Kahya Yahya, Hep Kahır gibi hit şarkılar bu dönemde çıktı.

Ülkesine yeniden dönüşünden sonra ilk albümünü 1987'de eski arkadaşı Cahit Berkay'la birlikte yaparlar. 'Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar'. Bundan bir sene sonra 1988'de, aranjör Oğuz Abadan'la birlikte 60'lı yılların sonunda yaptığı çalışmalarda da olduğu gibi, orkestrasyona ağırlık vererek, yaylı varyasyonlarının hakim olduğu bir başka çalışmayı gerçekleştirirler: 'Töre'. 1990 ve 1992'de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay'la 'Yiyin Efendiler' ve 'Nerde Kalmıştık' albümleriyle biraz da olsa eski günlerine döndü. 1997'de çekilen 'Ağır Roman' filminde seslendirdiği 'Resimdeki Gözyaşları' ile yeniden popüler oldu.

1999'da Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç ve Uğur Dikmen'in desteğiyle 'Bindik Bir Alamete...' isimli albümünü çıkardı. Son albümü de sayılabilecek olan bu albüm eski günlerin gürül gürül Cem Karaca'sının yeniden geri döndüğü başarılı bir çalışmadır. 'Kahpe Bizans' filmi için üç parça kaydedip, filmde küçük bir rol aldı. 2000'li yıllarda çeşitli şiir çalışmaları da yaptı. Barış Manço'nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres'le birleşerek konserler verdi. Son olarak Yol Arkadaşları isimli grubuyla sahneye çıkan ve bu grupla son albümü Hayvan Terli ve Murathan Mungan albümündeki Göç Yolları isimli şarkıyı kaydeden Cem Karaca, 8 Şubat 2004'de hayata gözlerini yumdu. Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

 

 
 
Bugün 5 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol